Ney’in Tarihçesi
Çeşitli Avrupa ülkelerinde de benzer adlarla (örneğin Romanya’da ”naiu” adıyla) adlandırılmıştır. Farsça çalan, icrâ eden anlamına gelen ”zeden” sözcüğünden takılanarak oluşturulan ” neyzeden ” bozularak, ney icrâcısı anlamında günümüzde de kullanılan ”neyzen” e dönüşmüştür. Aynı anlamda Arapça kurallarına göre oluşturulan ”nâyî” sözcüğü de kullanılmıştır. MÖ 5000 – MÖ 3000 yıllarından itibaren kullanılan bu çalgının o dönemlerde de dinsel törenlerde kullanıldığı sanılmaktadır. Assomption rahiplerinden Thibaut’ un “esrârengiz, cezbedici, tatlı ve âhenkli bir ses” diye tanımladığı ney sadâsı, her dönemde insanları derinden etkilemiş, özellikle dinsel duyguları çağrıştırmıştır. Sadâsından gelen bu özellik neyi, ilişkide bulunduğu her toplumda önemli bir çalgı haline getirmiştir. Türklerin İslâmiyeti kabûl ile birlikte kullanmaya başladıkları ney, Xlll. yüzyıldan itibaren İslâm tasavvufunun sembolü haline gelmiştir. Bunda bu yüzyılda yaşamış büyük mutasavvıf, filozof , şâir ve velî Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî ‘nin rolü büyüktür. kullanılan ” mizmâr ” sözcüğü, (nefes borusu, ses organı anlamında) ney için de kullanılmıştır. Türkçe’ de ise hemen her zaman ” ney ” olarak anılmıştır.
Kaynak: Timuçin Çevikoğlu